Manşet Yayınlar

  • iç kuvvetlerİÇ KUVVETLER
  • Türkiye' İç Kuvvetler TÜRKİYE'DE İÇ KUVVETLER
  • Kayaçlar KAYAÇLAR ve YERŞEKİLLERİ
  • Akarsu Aşınım ve Birikim Şekilleri DIŞ KUVVETLER - Akarsu Aşınım ve Birikim Şekilleri
  • Haritalar-1 HARİTALAR-1
  • izohipsler İZOHİPSLER VE ÖZELLİKLERİ
  • iklim bilgisi İKLİM BİLGİSİ(Klimatoloji)
  • Basınca etki eden faktörler BASINCA ETKİ EDEN FAKTÖRLER
  • rüzgarlar RÜZGARLAR VE ÇEŞİTLERİ?
  • nemin yağışa dönüşümü NEMİN YAĞIŞA DÖNÜŞÜMÜ
  • makroklima BÜYÜK İKLİMLER(Makroklima)
  • iç kuvvetler İÇ KUVVETLER VE YERİN YAPISI
  • yerin derinliklerinden gelen güç YERİN DERİNLİKLERİNDEN GELEN GÜÇ-İÇ KUVVETLER
  • rüzgarlar DIŞ KUVVETLER-RÜZGARLAR
  • akarsu aşınım DIŞ KUVVETLER-AKARSU AŞINIM VE BİRİKİM ŞEKİLLERİ
  • karstik şekiller DIŞ KUVVETLER-KARSTİK AŞINIM VE BİRİKİM ŞEKİLLERİ!
  • dalga aşınım DIŞ KUVVETLER-DALGA AŞINIM VE BİRİKİM ŞEKİLLERİ
  • buzul aşınım DIŞ KUVVETLER-BUZUL AŞINIM VE BİRİKİM ŞEKİLLERİ
  • Dünyanın Tektonik Oluşumu DÜNYANIN TEKTONİK OLUŞUMU VE LEVHALARIN HAREKETLERİ
  • Türkiye'nin Jeolojik Özellikleri TÜRKİYENİN JEOLOJİK ÖZELLİKLERİ VE ZAMANLAR
  • Ülkemizin Ova ve Platoları ÜLKEMİZİN OVA VE PLATOLARI
  • Ülkemizin Dağları ÜLKEMİZİN YERYÜZÜ ŞEKİLLERİNİN ÖZELLİKLERİ VE DAĞLARI
  • Biyomlar BİYOMLAR
  • Biyoçeşitlilik BİYOÇEŞİTLİLİK
  • Ekosistemin İşleyisi,Besin Zinciri EKOSİSTEMİN İŞLEYİSİ, BESİN ZİNCİRİ VE ENERJİ AKIŞI
  • Madde Döngüleri- Karbon Döngüsü MADDE DÖNGÜLERİ VE KARBON DÖNGÜSÜ
  • Oksijen Döngüsü ve Azot Döngüsü OKSİJEN DÖNGÜSÜ VE AZOT DÖNGÜSÜ
  • Su Döngüsü SU DÖNGÜSÜ
  • Fosfor Döngüsü FOSFOR DÖNGÜSÜ
  • Su Ekosistemlerinin İşleyişi SU EKOSİSTEMLERİNİN İŞLEYİŞİ
  • Su Kaynakları SU KAYNAKLARI
  • Su Kaynaklarının Dağılımı SU KAYNAKLARININ DAĞILIMI
  • Okyanuslar ve Denizler OKYANUSLAR VE DENİZLER
  • Nüfus Politikaları NÜFUS POLİTİKLARI
  • Türkiye'de Nüfus Politikaları TÜRKİYE'DE NÜFUS POLİTİKLARI
  • Şehirlerin Fonksiyonları ve Etki Alanları ŞEHİRLERİN FONKSİYONLARI VE ETKİ ALANLARI

03/03/2020

YERİN DERİNLİKLERİNDEN GELEN GÜÇ- İÇ KUVVETLER

İÇ KUVVETLERİN BAŞLICALARI


 Enerjisini yerin içinden alan ve yeryüzünde kıtaları, dağları, depremleri, volkanizmayı oluşturan bu kuvvetlere İÇ KUVVETLER adı verilir.


a) Dağ Oluşumu (Orojenez)                                          
b) Kıta Oluşumu (Epirojenez) 
c) Volkanizma                                         
d) Deprem (Seizma) 

Yapıcı kuvvetlerdir. Her oluşum sürecinde yer yüzünü yeninden inşa ettiği için yapıcı kuvvet olarak bilinir.






 

 1)DAĞ OLUŞUMU (OROJENEZ)

Okyanus ve deniz diplerindeki jeosenlinaller de oluşan tortul tabakalar yer kabuğunu oluşturan levhaların birbirine yaklaşması sonucu yan basınçlara uğrar. Tortul tabakaların sertlik derecesi birbirinden farklı olabilir. Esnek yapılı tabakalar yan basınçlara uğradığında kıvrılırken sert yapılı tabakalar kırılırlar.



Kıvrımlı yapı da tabakaların çanak şeklini aldığı yere senklinal denir. Kubbemsi şekilde kıvrıldığı bölüm ise antiklinal denir. Antiklinal ve senklinal birer şekil değil, yapı tipidir.

Sert kütleler kıvrılamadığı için kırılmaya uğrar.
 Ayrılan parçalar yatay ve düşey yönde birbirinden uzaklaşır. Bu parçalar arasında oluşan kırığa fay denir. İki fay hattı arasında yüksekte kalan kütleye horst denir. İki fay hattı arasında kalan kütlenin blok halinde çökmesi ile oluşan çukurluğa graben denir.




Ülkemizde de Kırılma ile oluşmuş dağlar vardır. Daha çok Ege bölgesinde görülür. 
Horst Dağları: Aydın, Boz, Menteşe, Yunt, Madra. 

Graben Ovaları: Bakırçay, Gediz, Küçük ve Büyük Menderes










Dünya’nın en uzun graben sistemi Doğu Afrika’dan başlayarak Kızıldeniz, Suriye ve Hatay’a kadar uzanan 5000 km. uzunluğundaki çukurluktur.

















2)EPİROJENEZ (KITA OLUŞUMU)

Epirojenez yer kabuğunun geniş alanlarda görülen yükselmeler ve çökmeler şeklinde meydana gelen kıta oluşumu hareketleridir. Kıvrılma ve kırılma olmaz. Tabakaların karşılıklı durumları bozulmaz. Epirojenez son derece yavaş gelişir.
Epirojenez hareketler sırasında deniz tabanları yükselir veya karalar çökerse deniz seviyesi yükselerek karaya doğru ilerler. Bu olaya transgresyon (deniz ilerlemesi) denir.
Deniz tabanları çöker veya karalar yükselirse deniz seviyesi gerileyerek denize alanları karaya dönüşür.Bu olayada rengrasyon ( deniz gerilemesi) denir.
3)VOLKANİZMA

Yeryüzünün iç kesimlerinde akışkan halde bulunan magmanın yerkabuğundaki çatlak yarık veya kırıklar boyunca yeryüzüne çıkmasına volkanizma denir.

a)    DERİNLERDE MEYDANA GELEN MAGMATİK FAALİYETLER

Magma yerin zayıf olan dirençsiz noktalarındaki tektonik kırılma alanlarından yüzeye fışkırır. Ancak bu olay her zaman yaşanmayabilir. Yer kabuğunun tabakaları arasına kadar sokulan magma yüzeye çıkmadan çeşitli derinliklerde katılaşarak batolik, dayk, lakolit, sill gibi değişik şekiller oluşturur. 
Bu şekiller, dış kuvvetlerin üstteki tabakaları aşındırması sonucu yüzeye çıkar.









    

b) YÜZEYDE MEYDANA GELEN MAGMATİK FAALİYETLER

Krater

Yanardağın tepe kesimindeki baca çukurluğuna denir.
Kaldera

Volkanın tepe kısmını çökmesi ya da patlayarak parçalanmasıyla oluşan çukurluğa denir. Örneğin; Nemrut Dağı.




Maar
Volkanik arazilerde yer altında biriken gazların büyük bir basınçla patlama şeklinde yüzeye çıktığı yerlerde oluşan çukurluklara denir. Örneğin; Mekke Tuzlası, Acı Göl.



Volkan Şekilleri

Yeryüzünün derinliklerin de bulunan magma, yer kabuğundaki kırık ve çatlaklardan yüzeye sokulur yada yüzeye çıkarak o alanı şekillendirir. Volkanların püskürttüğü malzemeler ve çıkan lavların akış özelliklerine bağlı olarak çeşitli volkan şekilleri ortaya çıkmıştır.

Piroklastik Volkanlar

Volkanizma sırasında yeryüzüne püskürtülen volkan külü, volkan kumu, lapilli, volkan bombası gibi çeşitli boyuttaki, katı maddelerin volkan bacasının çevresine üst üste yığılmaları ile oluşmuş koni biçimli volkanlardır.

Kalkon Volkanlar

Akıcı lavların bir bacadan çıkarak birikmesi sonucunda oluşan, geniş alanlı ve kubbemsi bir görünüşe sahip volkanlardır.

Tabakalı Volkanlar

Magmadan değişik dönemlerde yükselen, fazla akıcı olmayan farklı karakterdeki malzemenin birikmesi ile oluşur. Türkiye’nin en yüksek dağı olan Ağrı Dağı bu şekilde oluşmuştur.

4)DEPREMLER

Yerin derinliklerinden kaynaklanan yeryüzünde meydana gelen salınım ve titreşim hareketlerine deprem denir. 


Deprem ölçen alete sismograf denir.




Deprem dalgaları

Deprem Dalgalarının Yayılışı



Şekil 1: Deprem öncesi normal durum.
Şekil 2: Birincil dalgalar yerkabuğunu sıkıştırıyor.
Şekil 3: ikincil dalgalar yer kabuğunda dalgalanmalara yol açıyor. Yıkıma yol açan dalgalardır.
Şekil 4: Dairesel hareketlerle ilerleyen yüzey dalgaları.






 

 Fay Tipleri

Normal Fay
Fay hattının iki yanındaki blokların düşey yönde birbirinden uzaklaşmasıyla olur.

Ters Fay
Alçalan bloğun yükselen blok altına dolmasıyla oluşur

Doğrultulu Fay
Kırık boyunca tabakaların yatay yönde yer değiştirmesi ile oluşur.

Tektonik Deprem
Tektonik hareketler ( yer kabuğundaki kırılmalar) sonucunda meydana gelen depremlerdir. Yeryüzünde çok görülür ve büyük hasara yol açar.

Volkanik Deprem
Volkanizma faaliyeti sırasında çevrede meydana gelen sarsıntılardır. Nadir görülür.

Çöküntü deprem
Yer altındaki boşlukların (mağara), kömür ocaklarındaki galerilerin, karstik arazilerde erime sonucu oluşan boşlukların tavan blokların çökmesi ile oluşur. Etki alanları dardır.

23/02/2020

İÇ KUVVETLER ( YERİN YAPISI VE JEOLOJİK ZAMANLAR)

İÇ KUVVETLER


DÜNYA'NIN TEKTONİK OLUŞUMU

        Dünya'nın ne zaman, nasıl oluştuğu hakkında çeşitli fikir ve kuramlar ileri sürülmüştür. Bu düşüncelere göre Dünya, günümüzden yaklaşık 4,6 milyar yıl önce kızgın gaz ve toz bulutlarının sıkışması sonucu oluşmuş ve ekseni etrafında dönerek soğumaya başlamıştır. (Big Bang teorisi) Yoğunluğu ve sıcaklığı fazla olan maddeler Dünya'nın merkezinde toplanmış, az olanlar ise dış kısmında kalmıştır. Bunun sonucunda Dünya; yoğunluk ve sıcaklık bakımından yer kabuğu, manto ve çekirdek olmak üzere üç katmandan oluşmuştur.  Bu katmanlara geosfer adı verilmektedir.



YERİN KATMANLARI

 1. Litosfer
Litosfer ya da taşküre olarak da adlandırılır. Mantonun üstünde yer alır.
Yerkürenin en hafif ve en ince tabakasıdır. Ortalama kalınlığı 33 km’dir. Dağlık sahalarda kalınlık artarken (Tibet’te70 km), okyanus tabanlarında incelmektedir (8-10 km). Yoğunluk ortalama 3 gr/cm3’tür. Bileşiminde oksijen, silisyum, alüminyum, kalsiyum, demir, sodyum, potasyum ve magnezyum bulunur. Yerkabuğu, bileşimleri ve yoğunlukları birbirinden farklı iki tabakadan oluşur.

Litosfer sial ve simadan oluşmaktadır.

a) Granitik Kabuk (Sial)

Bileşiminde silisyum ve alüminyum olduğundan bu ismi almıştır. Katı halde bulunur. Yoğunluğu 2,7 – 2,8 gr/cm3’tür. Kalınlığı okyanus tabanlarında az, kıtaların olduğu alanlarda fazladır. Çoğunlukla granit gibi açık renkli ve hafif kayaçlardan oluşmaktadır.

b. Bazaltik Kabuk (Sima)
Bileşiminde silisyum ve magnezyum olduğundan bu ismi almıştır. Yoğunluğu 3 gr/cm3’tür. Sial’in tersine okyanus tabanlarında kalınlaşır, kıtaların olduğu alanlarda incelir. Çoğunlukla bazalt gibi koyu renkli ve yoğun kayaçlardan oluşmaktadır. 



 2. Manto
Yer kabuğunun hemen altından başlar, çekirdeğe (2.900km’ye) kadar uzanır. Mantonun yoğunluğu 3,3-5,5 g/cm3 sıcaklığı 870 - 2.200 °C arasında değişir. Manto, yer hacminin % 80’ini oluşturur. Bileşiminde oksijen, magnezyum ve demir bulunmaktadır. Mantonun üst kesimi, yüksek sıcaklık ve basınçtan dolayı Plastik özellik gösterir. Bu üst kesime astonosfer adı verilir. Sıvı haldeki manto malzemesine mağma denir. Sıvı halde bulunan mantoda sürekli olarak alçalıcı-yükselici konveksiyonel) hareketler görülür. Bu hareketler iç kuvvetlerin (orojenez, epirojenez, volkanizma ve deprem) enerji kaynağıdır.

3. Çekirdek

Yerin en ağır ve en kalın (3470 km) bölümüdür. 2.900-6.370 km’ler arasında uzanır. Ortalama yoğunluğu 10 - 13 gr/cm3 tür. Sıcaklığı 2,200 – 5,000 °C arasında değişir. Çekirdek Dünya’nın hacminin 1/7’sini oluşturmasına rağmen, çok yoğun olduğundan

Dünya’nın ağırlığının 1/3’ünü oluşturur. Çekirdeğin, 2.900 – 5.120 km’ler arasındaki kıs¬mına dış çekirdek, 5.120 – 6.370 km’ler arasındaki kısmına iç çekirdek denir.

İç çekirdekte bulunan demir-nikel karışımı çok yüksek basınç ve sıcaklık etkisiyle kristal haldedir. Dış çekirdekte ise bu karışım ergimiş haldedir.



Yerkabuğundan çekirdeğe doğru gittikçe sıcaklık yükselir ve 5.000 °C ‘yi bulur. Mantoda meydana gelen konveksiyonel akıntılar iç kuvvetleri oluşturan güçtür.

Ortalama 35 km kalınlığa sahip olan litosfer manto ve çekirdeğe göre oldukça incedir. Okyanusal kabuk silisyum ve magnezyumdan oluştuğu için Sima olarak bilinir. Ancak İç çekirdek üzerindeki ağırlığa bağlı olarak katı halde bulunmaktadır.


KITALARIN SERÜVENİ


 İlk dünya haritaları çizildiğinde kıtalar incelenirken özellikle Güney Amerika ile Afrika kıtalarının sınırlarının birbiriyle yapbozun parçaları gibi uyumlu olduğu görülmüştür. Bu da bir zamanlar bu iki kıtanın bir arada bulunmuş olacağı fikrini akla getirmiştir. Gerçekten de elimize bir Dünya haritası aldığımızda özellikle Atlas Okyanusu’na kıyısı olan kıtaların sınır kesimlerinin birbirine uyumlu olduğu görülmektedir. Güney Amerika ve Afrika’nın sınırları birbiriyle örtüşmektedir.

 

LEVHALAR NASIL HAREKET EDER?

Mantoda da yatay ve dikey doğrultuda hareketler vardır. Çekirdek tabakası daha sıcak olduğundan (uranyum ve toryum maddelerinin reaksiyonu girmesi) mantonun çekirdeğe yakın kısımlarında ısınma meydana gelir. Bunun sonucunda ısınan malzemeler hafifler ve yükselir. Mantonun yer kabuğu ile temas hâlinde olan kısma ise daha soğuk ve yoğun olduğundan aşağıya doğru çöker. Konveksiyonel harekete meydana getirmekte bu harekete bağlı olarak yer kabuğa basınç yaparak, çatlaklar oluşturmakta ve buraların arasına magma sızmakta ve levhalar birbirinden uzaklaştırmaktadır. 

Yer kabuğu, bir yapboz gibi birbirine tutturulmuş on iki büyük ve çok sayıda küçük levhadan oluşur. Kıtalar bu levhalar üzerindedir. Levhalar hareket ettikçe onlar da hareket eder. Bu hareketler birbirlerine doğru ya da birbirinden uzaklaşır şekilde olabilir. Mantodaki ısı akımlarının neden olduğu bu hareketler sırasında levhalar birbirinden uzaklaşır, birbirlerine çarpar veya birbirlerini sıyırırlar.


Bu hareketlilik sonucunda levha sınırlarında uzun zaman ölçeğinde 


1)Yeni kıtalar oluşur.

2)Yeni okyanuslar oluşur.
3)Kıvrımlı sıra dağlar oluşur.
4)Yarık vadiler oluşur
5)Okyanus ortası sırtları oluşur.
6)Okyanus hendekleri oluşur.
7)Kıvrımlı sıra dağlar oluşur ve üzerinde yer yer volkanik dağlar oluşur.
8)Volkanik dağlar oluşur. Patlama okyanusta gerçekleşirse volkanik adalar oluşur. Örneğin; havai, İzlanda
9)Levhaların hareketleri sonucu meydana gelen titreşimler depremlere neden olur.
10)Depremler ve volkanik patlamalar okyanusta oluşursa Tsunami oluşur. 





11)Sıcak su kaynakları oluşur. Gayzer, kaplıcalar.


12)Fay hatları oluşur.



bu durumların levha sınırlarında olmasına şaşırmamak gerekir.

Kıtaların Birbirinden Ayrılmasının Kanıtları

a) Kıta kenarları birbirine uyumludur ( Güney Amerika ve Afrikanın çok uyumlu olması).
b) Benzer yaşlı kaya grupları, bugün farklı konumlarda olan kıtalarda bir bütünün parçaları şeklinde yer almıştır. (iskandinavya dağları ve Apalaş dağları taş kömürü yatakları bakımından zengindir 1 jeolojik zaman arazisidir)
c) Yaşlı buzul kayaları (tillitler) günümüzde farklı konumlarda bulunan kıtalarda görülmektedir. Kıtaların bugünkü konumlarında bulunmaları hâlinde, bu buzul kayalarının oluşumu mümkün olamazdı. 
ç) Benzer tortul tabakalar günümüzde farklı konumlarda bulunan kıtalarda yer almaktadır. Bu benzerlikler, kıtaların eskiden birlikte olduğunu göstermektedir.
d) Benzer sürüngen türlerinin fosillerinin farklı kıtalarda bulunması, özellikle sürüngenlerin, kıtaların birinden diğerine geçmeleri söz konusu olamayacağına göre kıtalar hareket etmiş olmalıdır.
e) Kıtalarda yer alan benzer yaşlı volkanik kayalarda gerçekleştirilen çalışmalar, farklı kıtalarda farklı manyetik kutupların varlığını ortaya çıkarmıştır. Her kıta için ayrı bir manyetik kutup olamaz! Buna göre kıtalar bir dönem bir arada bulunmaktaydı.

     Yani kısaca benzer bitki ve hayvan fosilleri, benzer özelliklere sahip volkanik ve jeolojik yapıda kayaçlara rastlanması,  dağların uzanış yönlerinin aynı olması, Buzulların aşınım  şekillerinin aynı doğrultuda olması ve kıtaların manyetik kutuplarının farklı olması bu durumların kanıtıdır.
Aşağıdaki soruları üstte yer alan harita ve şekillere göre cevaplayınız.

Levha tektoniğinin sonuçları nelerdir?
...............................................................................................................................................................................
...............................................................................................................................................................................
Levha hareketlerinin sona ermesi hangi koşullara bağlıdır? Böyle bir durumda ortaya çıkacak so-
nuçlar nelerdir?

...............................................................................................................................................................................
...............................................................................................................................................................................
 



Görsel 1.3'te  65 milyon yıl öncesine ait kara parçalarına yer verilmiştir. Harita 1.1'den yararlanarak ilgili görsel üzerine kıtaların isimlerini yazınız.




JEOLOJİK ZAMANLAR


 


 1. İlkel Zaman (Prekambrien)


Günümüzden yaklaşık 570 milyon yıl önce sona eren jeolojik zamandır.

Yaklaşık 4 milyar yıl sürmüştür.

Bu devrin önemli olayları:

·        Sularda tek hücreli canlıların ortaya çıkışı,

·        En eski kıta çekirdeklerinin oluşumu,

·        İlkel zamanı karakterize eden canlılar, algler ve radiolaria’dır.

2. Birinci Zaman (Paleozoik)

Günümüzden yaklaşık 245 milyon yıl önce sona eren jeolojik zamandır.

Birinci Zaman yaklaşık 325 milyon sürmüştür. Budevrin önemli olayları:


·        Bu devirde kıta çekirdekleri yeni kıvrımların eklenmesiyle büyümektedir.

·        Kaledoniyen ve Hersiniyen kıvrımlarının oluşumu,

·        İlk kara bitkilerinin ortaya çıkışı,

·        Karbon devrinde kömür yataklarının oluşumu,

·        Balığa benzer ilk organizmaların ortaya çıkışı,

·        Birinci zamanı karakterize eden canlılar graptolitler ve trilobitlerdir.

Paleozoyik (Birinci zaman) 325 milyon yıl sürmüştür ve günümüzden 245 milyon yıl önce sona ermiştir.

3. İkinci Zaman (Mesozoik)

Günümüzden yaklaşık 65 milyon yıl önce sona eren jeolojik zamandır. İkinci Zaman yaklaşık 180 milyon yıl sürmüştür. Bu devrin önemli olayları:


·        Jeosenklinallerde büyük ölçüde tortulaşma ve birikmeler oluşmuştur.

·        Bu dönem, Alp kıvrımlarına hazırlık dönemidir.

·        Bu zamanda, yerkabuğu kırıklarla parçalanarak ayrı kıtalara bölünmeye başlamış, deniz ilerlemesi sonucu karalar denizlerin altında kalmıştır.

·        Ekvatoral ve soğuk iklimlerin belirmesi,

·        Türkiye’nin bulunduğu sahada Tetis jeosenk-linalinin oluşması,

·        İkinci zamanı karakterize eden canlılar dinozorlardır.

4. Üçüncü Zaman (Tersiyer)

Günümüzden yaklaşık 2 milyon yıl önce sona eren jeolojik zamandır. Üçüncü Zaman yaklaşık 63 milyon yıl sürmüştür. Budevrin önemli olayları:


·        Dünya’da ve Türkiye’de şiddetli yerkabuğu hareketleri olmuştur.

·        Alp kıvrımları oluşmuş ve eski kıta kütlelerine eklenmiştir.

·        Kıtalar günümüzdeki görünümlerini kazanmıştır.

·        Şiddetli volkanik olaylar ve depremler meydana gelmiştir.

·        Linyit, petrol, tuz ve boraksit yataklarının oluşması,

·        Bugünkü iklim bölgelerinin ve bitki topluluklarının belirmeye başlaması,

·        Atlas ve Hint okyanuslarının oluşması,

·        Türkiye’nin ana yer şekillerinin gelişmesi,

5. Dördüncü Zaman (Kuvaterner)

Günümüzden 2 milyon yıl önce başlayan ve halen devam  eden jeolojik zamandır. Bu devrin önemli olayları:

·        Batı Avrupa, İskandinavya ve Kanada buzullarla kaplanmıştır.

·        İklimde büyük değişikliklerin ve dört buzul döneminin (Günz, Mindel, Riss, Würm) yaşanması,

·        İnsanın ortaya çıkışı,

·        İstanbul ve Çanakkale boğazları ve Ege Denizi’nin oluşması,

·        Karadeniz’in Akdeniz’e bağlanması,

·        Dördüncü Zaman’ı karakterize eden canlılar mamutlar ve insanlardır.


TÜRKİYE’NİN GENEL JEOLOJİK ÖZELLİKLERİ


Türkiye’nin jeolojik geçmişine bakıldığında bütün jeolojik zamanlara ait arazilere rastlamak mümkündür. Bahsedilen durum, ülkemizin jeolojik ve jeomorfolojik özellikler bakımından oldukça zengin olmasını sağlamıştır.


Türkiye’nin bulunduğu alanda her jeolojik zamana ait araziler vardır.

1- Birinci Jeolojik Zaman:
Ülkemizde Paleozoik’e ait arazilere Yıldız Dağları, Zonguldak çevresi, Menderes Menteşe arası, Anamur Alanya arası, Bitlis ve Kırşehir çevresinde rastlamak mümkündür.
   I. Zamandan bu güne geçen çok uzun süreçte, kıvrılmış, kırılmış yer yer de metamorfoza uğramıştır. İlk günkühalinden bütünüyle değişmiş, sert kayaçlardan meydana gelen böyle arazilere masif adı verilir.  
Zonguldak Eregli ve Bartın çevresindeki taş kömürü yatakları Paleozoik’te dönemde oluştuğunun kanıtıdır.

2-İkinci Jeolojik Zaman:
Mezozoik’te Türkiye, Tethys Denizi’nin bulunduğu alanda yer almaktaydı. Bu nedenle ülkemizin büyük bir kısmında deniz canlılarına ait fosillere rastlanmaktadır.  
Bu dönemin diğer önemli bir olayı, karalardan taşınan materyallerin Tethys Denizi’nde tortulanması ve  kireç taşlarının çökelmesidir



3- Üçüncü Jeolojik Zaman: Senozoik’in Tersiyer Dönemi’nde

Alp-Himalaya kıvrım sistemiyle birlikte Türkiye’nin kuzey ve güneyindeki dağ sıraları yükselmiştir Kuzey Anadolu Dağları ile Toroslar, bu dönemde meydana gelmiştir.
Bu dağ sıralarının arasında oluşan göllerde çok geniş linyit yatakları oluşmuştur. Kütahya, Ankara, Maraş, Erzurum linyit havzaları bu dönemde ortaya çıkmıştır.
Tersiyer’de Türkiye’nin iç kesimleri büyük ölçüde göllerle kaplanmıştır Bu Dönemde oluşan Sivas, Çankırı ve Kuzey Anadolu göllerinde Tuz kayaçları çökelmiştir.
Ülkemizdeki petrol ve bor yatakları da bu dönemde meydana gelmiştir.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki petrol yatakları bu dönemde oluşmuştur.
Türkiye bugünkü jeolojik görünümünün ana hatlarını 3. zamanda kazanmıştır. Bu dönemde Türkiye top yekun yükselmiş ve bugünkü görünümü ortaya çıkmıştır.



4-  Dördüncü Jeolojik Dönem: Senozoik’in Kuaterner Dönemi’nde
Ege Denizi’nin bulunduğu yerde üzerinde göllerin yer aldığı Egeid karası bulunmaktaydı.

Bu kara, fay hatları boyunca çökmeye başlamış, Akdeniz’in suları buraya dolarak Ege Denizi’ni oluşturmuştur.
Buradaki sular önce bir akarsu vadisi olan Çanakkale Boğazı üzerinden Marmara çanağına dökülerek Marmara Denizi’ni oluşturmuş,
Daha sonra yine bir akarsu vadisi olan İstanbul Boğazı’ndan bir tatlı su gölü olan Karadeniz’e akmıştır. (Ria Tipi Kıyı) Böylece Karadeniz oluşmuştur. (İstanbul ve Çanakkale boğazı oluşmuştur.)
ve Türkiye arazisi bugünkü görünümünü almıştır.
İnsan yeryüzüne yayılmış, erozyon olayı hız kazanmıştır.


Türkiye ve Çevresindeki Levha Hareketleri

      Türkiye arazisi, yer kabuğunun çok hareketli olduğu alanlardan biridir. Türkiye kuzeyde Avrasya Levhası, güneyde ise Afrika ve Arabistan levhaları ile çevrilidir. Diğer levhalara göre büyük olan Avrasya Levhası, daha yavaş hareket eder. Güneyde yer alan Afrika levhası yılda 9 mm, Arabistan levhası ise yılda 19 mm hızla kuzeyde yer alan Avrasya levhasına doğru ilerlemektedir. Bu levhalar arasında yer alan Anadolu karası sürekli sıkışmaktadır. Arabistan levhasının daha hızlı hareket etmesinden dolayı Doğu Anadolu sürekli yükselmektedir. Bunun sonucunda arada sıkışan Anadolu Levhası'nın ise her yıl yaklaşık 20-30 mm batıya doğru hareket ettiği görülmektedir.
Avrasya ile Arabistan ve Afrika levhaları arasında sıkışan Türkiye arazisinde önemli ölçüde enerji birikmektedir. Bu enerji, depremlerle açığa çıkmaktadır. Bu nedenle ülkemiz dünyada depremlerin sıklıkla görüldüğü arazilerden biridir. Ülkemizdeki birinci derecede deprem alanları, aynı zamanda faylara paralel olarak üç kuşak hâlinde uzanmaktadır.


Uyarı : Türkiye jeolojik bakımdan oldukça genç bir ülkedir. Türkiye’nin genç bir ülke olmasının kanıtları
şunlardır.
– Depremselliğin aktif olması
– Sıcak su kaynaklarına sıkça rastlanması
– Genç volkanik dağların çok sayıda olması
– Volkanik yörelerde halen gaz çıkışlarının gözlenmesi
– Yapılan ölçümlerin ülkemizin günümüzde de yükselmekte olduğunu göstermesi

Uyarı : I. ve II. Zamanda oluşmuş araziler yaşlı, III.ve IV. Zamanda oluşmuş araziler ise genç arazi olarak adlandırılmaktadır. Masif arazilerde deprem riski çok düşük, sıcak su kaynakları az, metamorfik kayaçlar yaygındır. Türkiye büyük ölçüde genç bir ülke olduğundan;
III. ve IV zaman kayaçları oldukça yaygındır. Tuz, linyit ve bor kaynaklarının fazla olması bunların III.
Zamanda oluştuğunu göstermektedir.
Fay hatları fazladır.
Deprem tehlikesi yüksektir.
Ortalama yükselti fazladır.
Dolayısıyla Türkiye; akarsuların denge profiline ulaşmadığı bir ülkedir

En Son Eklenenler

  • BİYOÇEŞİTLİLİK

  • BİYOMLAR

  • e-cografyahane

  • Ekosistemin İşleyişi, Besin Zinciri ve Enerji Akısı

Sizin İçin Seçtiklerimiz